Halen; Ocak 2016 tarihinde başladığım Kılıç Holding, Kılıç Deniz Ürünleri A.Ş., Didim (eski adı Bafa) Yavru Balık Üretim ve Adaptasyon Tesisi, Kuluçkahane Bölümü, Levrek Larva Ünitesi’nde Üretim Uzmanı olarak çalışmaktayım.

2007 sonbaharında, ilk defa yolum düştü Sinop’a. Bu da üniversite öğrencisi olarak nasip oldu. Fakültemiz konum itibariyle şehrin merkezinden ve merkez kampüsten uzak olabilir. Ama bence bunu dert etmeyin kendinize. Artık seçmiş olduğunuz mesleğin gereği olarak denize ve bir tatlı su kaynağına ulaşmanız en fazla 50 adım uzaklıkta. Yani bir çalışma yapmak ya da örnekler toplayıp bunu incelemek veya mesleğinize duyduğunuz aşkı yaşamak için kilometrelerce mesafe kat etmenize gerek yok. Sadece 50 adım.

Yine Fakültenin merkez kampüs dışında olması size bunların dışında da avantajlar sağlayacaktır. Örneğin; Fakültede karşılaştığınız bir sorun ya da olumsuzlukta dekandan randevu alıp beklemek yerine, fakültenin bahçesinde kendisi ile illa ki karşılaşacaksınız ve sorununuzu ya da karşılaştığınız olumsuzluğu kolayca dile getirebileceksiniz.

Eğer biyoloji ve canlılara karşı ilginiz varsa, araştırmayı seviyorsanız ve çalışırken ellerinizin ya da kıyafetleriniz kirlenmesi sizin için dert değilse doğru mesleği seçtiniz. İlk dönemde Mehmet ÇULHA hocamız, tanışma faslından sonra “Bölümü kim isteyerek seçti” diye sormuştu. 78 kişilik sınıftan bir kişi el kaldırmıştı. Sonra hocamız “Aranızda kaç tane Karadeniz’li var?” diye sordu. 10 kişi filan el kaldırdık. Hoca “Diğer arkadaşlara bir şey diyemem. Ama sizlerin bu mesleği sevmesi gerekir. Neden mi? Sizlerin Karadeniz’in bilmeyenlerini keşfetmek, bilinenlerini korumak, denizine ve kıyılarına sahip çıkmak, tatlı su kaynaklarını korumak ve bu havzadaki canlı türlerinin devamlılığını sağlamak ve sürdürülebilirliğini devam ettirmek için bu mesleği sevmelisiniz.” demişti. Yukarıdaki cümle bile tek başına; mesleğimiz amacını temsil edebilir ve mesleğimizi yerine getirirken ihtiyaç duyacağımız özverili çalışmamıza destek olabilir. Ben hocamın bu cümlesine naçizane şunu ekleyebilirim; 3 tarafı denizlerle çevrili ve yetiştiricilik için uygun yer altı ve yer üstü tatlı su kaynağı bulunan ülkemizde biz Su Ürünleri Mühendislerine kesinlikle ihtiyaç var.

Evet, ülkemizin 3 tarafının denizlere çevrili olması, su ürünleri yetiştiriciliği için uygun tatlı su kaynaklarının fazlalığı bizler için hem bir avantaj, hem de biraz dezavantaj oluşturuyor. Ama olsun bunları asmak hiç zor değil. Su Ürünleri Mühendisliği bölümü 1986 yılında ilk mezunlarını verdi. 1987 yılında ülkemiz Su Ürünleri Yetiştiricilik miktarı 3 bin ton iken, günümüze gelindiğinde bu rakam 276 bin tonu geçiyor. Ve son yıllarda ülkemizin ihracatını en fazla yaptığı ürün kaleminin karşısında büyük harflerle Su Ürünleri sektörü yazıyor. Bahsettiğim tarihten günümüze kadar gelen süreçte; elbette teknoloji gelişmiş, gelişen teknoloji ile yeni ve kontrolü daha kolay sistemler yapılmış, yatırımcı sayısı artmış olabilir. Ama şunu da hiçbir zaman için unutmayın; tüm bu gelişmeler yaşanırken ben ve sizin gibi Su Ürünleri Mühendisleri ya bu işin içindeydiler ya da bir tarafından tutup yükselmesi için destek veriyor, mesailerini harcıyor ya da ter akıtıyorlardı. Şimdi siz bunları okurken aynı cabayı ve azmi göstermeye devam ediyorlar ve etmeye de devam edecekler.

Dünya üzerindeki herkes istisnasız doktorları sever. Neden mi? Ellerinden gelen her türlü çabayı gösterip hayat kurtarırlar. Aslında bizim mesleğimizin de böyle bir yanı var. Can vermek sadece Yüce Yardana mahsustur. Ama düşünsenize küçücük bir yumurtanın, kocaman bir balık olması çaba gösteriyor, mesainizi harcıyor ve terinizi akıtıyorsunuz. Can değil ama ona bir hayat veriyorsunuz. Gelişimini takip ediyor, onların o küçücük midelerinin yemle dolmasını izliyorsunuz. Onların balıkçı tezgahlarına ya da sofralarımıza ulaşana kadar ki tüm süreçlerinde olaya dahil oluyorsunuz. Yetiştiriciliğin haricinde, avcılığı da kontrol ederek doğal yaşamın sürdürülebilirliğini sağlıyorsunuz. Tezgaha gelecek olan balığın kalitesinde ve güveninde siz varsınız. Bence bunu bir düşünün.

Ve bence bu sektörün en güzel yanı şu oluyor, arkadaşlarınızla denk düşüp bir balıkçı tezgahının önünden geçerken ya da bir restoran da yemek yerken şunun havasını atabiliyorsunuz; şu gördüğün balığın ya da tabağındaki balığın üretiminde benim gibi mühendislerin emeği var.

 

Bayram AYVAZ 

Su Ürünleri Yüksek Mühendisi